Üniversiteye Adım Atma Yarışında Koşan
Gençler ve Ailelerine Sesleniş.
Uzun bir süredir gerek gençlerimiz ve gerekse aileleri üniversiteli olma yarışında koşan evlatları için bekleyiş içinde idiler. Sonuçlar açıklandı birçok aile ve gençler mutu oldu ancak çoğu aile ve evlatlarımız halen mutsuzluğu yaşamaktalar.
Devlet üniversitelerini kazananlar ve istediği bölümü kazanan gençlerimiz için sorunlar bir nebze halledilmiş gibi.
Gelelim Vakıf Üniversitelerine girmeyi ancak elde edebilmiş gençlerimize. Özellikle burada belirtmek istediğim Vakıf üniversiteleri ülke şartları açısından coğrafyada yaygın olarak üniversite açma imkânını elde edemeyen devletin bu görev Vakıf üniversiteleri marifeti ile yerine getirmesi aslında geniş bir yelpazede yükseköğrenimin öğrenci kitlesine yayılmasına imkân veren kurumlar olarak teşekkül etmiştir. Bu kurumlar yasa ile kurulmuş T.C. Anayasası ve yasal mevzuata uyarak eğitim vermekle yükümlü ve ticari olmayan eğitim kurumlarıdır.
Burada İstanbul Gedik Üniversitesinden bahsetmek istemekteyim. İlk olarak Meslek Yüksek Okulu olarak eğitim faaliyetine başlamış olan GEDİK Ailesi kendi sanayi kuruluşlarındaki eksikliği görerek çok üst düzeyde teknik adam yetiştirmenin önemini anlayarak ara eğitimin gerekliliği nedeni ile MYO kurmuştur. MYO olarak başlayan eğitim faaliyeti daha onra üniversite haline dönüştürülmüştür. Böylece eğitim faaliyeti daha geriş bir alanda sürdürülebilmiştir.
İstanbul Gedik Üniversitesine 2019yılıda HUKUK FAKÜLTESİ de eklenerek bu yapı büyütülmüştür.
İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi son yıllarda kurulan vakıf üniversiteleri içinde çok değişik ve yeni ir vizon ve misyonu ile farklı bir eğitim sisteminin kurucusu olmuştur.
Eğitim veren hocalarımız Prof. Doçent olması önemli bir ayrıcalık olması özellikle de eğitim kadrosundaki profesör akademisyenlerin Türkiye çapında gerek eğitim açısından ve gerekse görev yaptıkları ulusal ve uluslararası devlet görevlerinde bulunmuş olmaları ile son derece tecrübeli eğitimciler olarak fakültenin eğitim fonksiyonunu güncel tutmaktadırlar.
Web sitemizde eğitimin nasıl olması gerektiği etraflıca açıklanmıştır. Tüm dünyada ve ülkemizde eğitim konusunda gerek dijital dünyaya geçiş aşamasında ve gerekse insanların sadece diploma almak çabası içinde olmaları ve eğitimin kalitesine önem vermemeleri yüzünden geçmişten bugüne 10-15 yıllık bir süreç içinde eğitim sistemi içinde olanların maalesef yeterli bilgi ile donanmayanların yüzdesi önemli ölçüde fazladır. İşte bu yüzden çeşitli kurslar ve sertifikalı programlar ile bilgi sahibi olunduğu ve bu eğitimlerin alındığını belgeleyen özgeçmişler ile gençler iş aramaktadırlar.
Diploma sahibi olduktan sonra iş bulmak son derece zorlaşmıştır. Kısa vadeli işler ile insanın kifayet etmesi mümkün değildir. İş bulmadaki zorluklar her ülke açısından farklı olabilir, Türkiye açısından soruna baktığımızda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ve hiç bitmeyen bir savaş projesinin içinden geçmekte olmamız ve bu proje sebebi ile gençlerde yaratılmış bıkkınlık ekonomik açmazlar ve Türk lirasının değer kaybetmesi zorlukların belirli bölümünü teşkil etmektedir.
Konuya Tarım Sektörü açısından da bakmak gerekir, Bu sektörde faaliyet gösterenlerin gerek doğal nedenle ile ve gerekse ekonomik nedenler ile yaşam koşullarında çok ciddi olumsuzluklar meydana gelmiştir. Bu sektördeki ailelerin çocuklarının eğitim konusu da bu durumdan çok fazla etkilenmektedir. Gerek orta öğrenimdeki eğitim kalitesinin Türkiye’inin her tarafında aynı olmaması ve gerekse üniversite sınavlarına hazırlanmada ki eşitsizlikler bu sektör gençlerinin hayat mücadelesine eksi ile başlamasına neden olmaktadır.
Ayrıca 4+4+4 12yıllık eğitim sürecinde Milli Eğitim politikası olarak daha iyiye gitmek adına çizilmekte olan pan ve projeer öğrencilerin öğrenme, dinleme ve anlama kaabiletleri açısından üniversiteye geldiklerinde bir çok eksikliği de beraberinde getirmektedir. Aileleri tarafından özel yetiştirilmemiş çocuklar ile milli eğitim sistemi içinde kalarak sadece eğitim alanlar arasında önemli farklar meydana gelmektedir. Bu husus haklar bakımından önemli adaletsiz bir görüntüdür.
İşte İstanbul Gedik üniversitesinin bu sene 2. sınıfını açacak olan Hukuk Fakültesi eğitim programlarına yukarıda açıklamaya çalıştığımız hususları düşünerek, bireylerin okuma, dinleme ve anlama ve özümseme kabiliyetlerinin de gelişmesini sağlamaya yönelik ekstra programları ile öncü bir sistemi uygulamaktadır.
Hukuk bilimi bir insan için hangi işi yaparsa yapsın son denece gerekli bir ilim dalıdır. Hukuk eğitimi ile yoğrulmuş olmak insanı geliştirir. Hukuk eğitimini almak muhakkak hukukçu olarak çalışmayı gerektirmez.
Ancak bir mühendisin hukuk bilmesi bir doktorun hukuk bilmesi bir müteahhidin hukuk bilmesi bir bankacının hukuk bilmesi bir yöneticinin hukuk bilmesi başarılı olma şansını % 100 ere çıkarmaktadır.
Ayrıca hukuk bilgisi ile yoğrulmak dişil bireyler için de son derece yararlıdır. Esasen ben cinsiyete dayalı bir ayırımcılığa kesin karşı olduğumu belirterek diyorum ki, kadınlar olarak hukuk bilmek bu mesleği ifa etmeseler bile eş olarak anne olarak görevlerini ifa ederken çok daha farklı nitelikler ile donanımlı olarak aile birliğini sağlayabilmektedirler. Çocukların eğitimi konusunda hukukçu bir annenin eğitimi elbette farklı olacaktır.
Hukuk bilgisi insanı düşünme ve düşünce özgürlüğü platformunda sorumluluklarının bilincinde olarak toplumda farklı bir yere taşımaktadır.
Hukuk bilgisine erişmek kolay mıdır? Buna yanıtım HAYIR olacaktır. Çünkü toplumda birçok kişinin zannettiği gibi hukuk ezber ile öğrenilebilecek ir bilim değildir. Hukuk mantık ve matematik ile yakın ilişkidedir. Hukuk bilgisi ve temel ilkeleri ve felsefesi, sosyal boyutu özümsenmeden hukuk mantığına sahip olunamaz. Bunları aldıktan onra elde edilen bilgilerin yoğrulması harmanlanması ve bunun mantık çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Bunun ağlanmasındaki en önemli olgu hukuku hayatının en önemli parçası haline getirmiş hocaların varlığı ile mümkündür. Hukukun genç beyinlere özümsetilmesi bir sanattır. Bu sanatın kazanılması akademik sahaya adım atmakla hemen kazanılmaz. Sanatın gelişmesi için yıllar gereklidir.
İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi gerek genç hukukçuların yetişmesi ve gerekse geleceğin akademisyenlerinin gelişmesinde öncü olarak çalışmalarını çok değerli öğretim üyeleri ile gerçekleştirmektedir.
YÖK Mevzuatı hukuk ilmine tam vakıf olabilme açısından yeterli değildir. Çünkü sistem tüm üniversite fakülte ve birimler için standart mevzuatı uygulamak durumundadır. Esnekliği çok az olan emredici hükümler ile hukuk ilminin inceliklerinin ortaya konulması mümkün olamamaktadır. Ders saatlerinin eğitim için gerekli olduğu kadar olmaması genç neslin sosyalleşmeyi ve sosyal alanlarda kantinlerde geçirdikleri zamanın eğitim olduğunu zannetmeleri ve zorunlu ders saatlerinin biraz fazla olmasından şikâyet etmeleri, genç beyinlerin algılama yeteneğinin en iyi oyduğu dönemleri yararlı olarak kullanamamalarına neden olmaktadır.
Oysa hukuk fakültelerinden diploma alanların çoğu diplomanın yeterli olmadığını mesleğe atılmak için mücadele ettiklerinde anlamaktadırlar.
Hukuk mesleği çeşitli alanlarda icra edilebilecek bir meslek olarak, bunun için sınavlara girecek olan adayların sınavlarda ne gibi sorular sorulduğunu gördüklerinde diplomanın yeterli olmadığı ie yüzleşeceklerdir. Bu bağlamda İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesinin ders programları incelendiğinde görüleceği üzere, sına için sisteme konulmuş olan bilgiler programımıza konmuş bulunmaktadır.
Maksat diploma almak değildir. Tüm aileler bunu bilmek durumundadır. Amaç iyi bir eğitim alarak sağlam bir temel ile üzerine çağdaş bina inşa etmektir. İşte İ. GEDİK HUKUK FAKÜLTESİ diğer fakülteler ile mukayese kabul etmeyecek nitelikte öncüdür.
GEDİKHUKUK tüm öğretim üyeleri ile ve dışarıdan konusunda uzman olan kişileri de davet edere ders dışı etkinlik ile ders programlarında değinemediğimiz ancak hukukçu olacakların mutlaka özümsemesi gereken bilgileri öğrencilerimize sunmaktadır.
Böylece zorunlu dersler dışında hukuk eğitimi alan bireyler değişik alanlarda da bilgi sahibi olarak yetişmektedir. Bu faaliyetler Gedik Hukuk Fakültesinin kalitesi bağlamında zor yarışılabilecek niteliktedir.
Bugünlerde ek yerleştirmeler söz konusu olmakta ve birçok öğrenci ve ailesi evladı için seçim yapma aşamasındadır., Tercihinizi Hukuk olarak yapmak istediğiniz vakit mezun olduğunuzda aldığınız eğitim açısından İ. GEDİK HUKUKLU olmaktan mutluluk duyacağınızı belirtmek isterim.
Gelelim ücret konusuna; Ebette aileler için eğitimin ekonomik yanı düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Hukuk eğitimi almak ucuz bir eğitim değildir. Ancak belirtmeliyim ki, diploma değil nitelikli eğitim gereklidir.
Eğitimin bir kalitesi vardır. Madem ki ücretli vakıf üniversiteleri vardır ve devlet bunların kurulmasına izin vermiştir, bu durumda bu kurumlar hayrat işi yapma aşamasına gelirlerse hiçbir eğitim vermemiş olurlar. Başka deyişle hocasız eğitim kurumları olarak gündeme düşerler.
Değerli aileler mademki evlat sahibi oldunuz onların geleceğini ağlamak sizin birincil görevinizdir. Evladınız ücretsiz devlet üniversitelerini kazanamamış olabilir ancak bugün evladınız için fedakârlık yapmak durumundasınız. Fedakârlığınız en üst seviyede almak durumundadır. Çünkü sizin fedakârlığınız ile ancak, ülkeye vatana bilimsellikten çağdaşlıktan nasibini almış vatanını milletini seven onun sürekliliğini sağlayacak niteliklere sahip olan bireyler yetişecektir. Mustafa Kemal Atatürk istikbalin gençlerin elinde olduğunu bu nedenle belirtmektedir.
Seçiminiz üst düzey eğitim veren bir kurum olmalıdır. Ucuz bedel ile eğitim veren değil. Üst düzey ve çağdaş eğitim, o eğitimi verenlerin niteliği ile ve ders programı ile belirlenir.
Hukuk eğitimi önemlidir. Çünkü hukukun bittiği yerde yaşam yoktur. Hukukun olmadığı ülke yıkılır. Hukuk insanlara yaşam sevinci verir. Öğrendikçe daha fazla çalışma hırsı veren çok geniş boyutlu bir bilimdir.
İstanbul Gedik Üniversitesi ticari nitelikte bir üniversite değildir. Kurucumuz rahmetli Y.Müh. Halil Kaya GEDİK bu eğitim kurumunu ülkesine çağı yakalayabilecek ve sanayi sektörüne öncülük edebilecek ve yaratıcı olabilecek gençleri yetiştirmek için kurmuştur.
2019 yılında bu eğitim kurumuna Hukuk Fakültesi eklenerek ülkemizde hukuk konusunda ve özellikle eğitim sektöründe meydana gelmiş aşınmanın yarattığı boşluğu yine çağdaş ve gelecek nesillerin rahatı ve refahını sağlamak geleceğini güvence altına alabilmek özgür Türkiye’nin ilelebet yaşamasını sağmak için önemli bir katkı oluşturulmak istenmiştir.
Bu yapılanmanın içinde olmak ve Gedik Hukuk ekolünün parçası olmak bir ayrıcalıktır.
İnsanı seven insana saygı gösteren, ayırımcılık ile hiç ilgisi olmayan bir zihniyet ile çalışan Gedik Hukuk Fakültesini tercih etmek gerek kendi geleceğini ve gerekse ülkenin geleceğini garanti altına almak demektir.
Her tercih geleceğe atılan bir adımdır. Yanlış adım geleceği karartır.
Sevgi ile kalın herkese hayatında başarılar ve mutluluklar diliyorum.
Prof. Dr. Berin Ergin