PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBİNG)ve ZORBALIK (BULLYING)
Ekonomik yaşamın Devletin iç ilişkilerdeki ve uluslararası politikaları sebebiyle etkilenerek, özellikle son üç yıldan beri süregelen para politikalarındaki değişkenlikler, iş yaşamında birçok işletmenin kapanması veya küçülmesi veya devir edilmesi üretimin durdurulması sonuçlarını birlikte getirmiştir. İş. Kanunu bağlamında işçilerin işten çıkarılmaları çok kolay bir yöntem olmadığı için işverenlerin sıklıkla başvurduğu yöntem işçinin iş yerinde işi ifa etmesini zorlaştırmak ve bezdirmek olmaktadır. İşçileri işyerlerinde çeşitli saldırılara muhatap ederek yaşamlarını çekilmez hale getirmek son yılların modası olmuştur. Kimi işçiler esasen kıdem ve ihbar tazminatlarını alarak istenmedikleri işyerinde çalışmak istemedikleri için ikale yolu ile işten ayrılma yolunu seçmektedirler. Ancak baskılara ve saldırılara rağmen zorunluluk nedeni ile çalışmak durumunda kalanlar psikolojik taciz veya mobbing dediğimiz fiillere muhatap olmalarına rağmen yaşayabilmek için çalışmaya devam etmek zorunda kalmaktadırlar.
Mobbing veya psikolojik taciz, birçok ülkede yasal düzenleme içinde yer almıştır. MOB kelimesi İngilizce bir kelime olarak yıkıcı, düşmanca tavırları olan topluluğu veya bireyin fiillerini açıklamak üzere kullanılan bir kelimedir. Almanca MOBBEN de fiziki saldırıyı açıklamak için kullanılır. Diğer bir kullanım yeri ise kuşlar ile ilgili onların yaşamlarının incelenmesinde zayıf olan kuşa karşı diğerlerinin davranışlarını ve onun yaşamına müdahale etmeyi ve öldürmeye varan sonuçları açıklamak için de kullanılmaktadır.
Psikolojik taciz ile cinsel tacizi de birbiri ile karıştırmamak gerekir. Psikolojik taciz duygusal bir saldırı ve rahatsız edici fiiller olarak Ceza Kanununda düzenlenmiş cinsel saldırı fiili değildir. Psikolojik taciz bağlamında fiili ika edenin cinsiyeti yaşı sosyal konumu önemli değildir. Zira toplumda her ikisi bağlamında tacizin muhatabının sadece dişil cins olduğu varsayılmamalıdır. Esasen yasalarda yer alan hükümler cinsiyet ayırımı yapılmaksızın düzenlenmiştir.
Cinsel taciz daha belirgin nitelikleri gerektirirken, psikolojik taciz her türlü fiil olarak psikolojik travma yaratmaktadır. Psikolojik taciz Kötü bir davranış olup kişiyi bezdirmek rahatsız etmek küçük düşürmek ve yıldırmak için yapılan fiil ve davranışlar olarak ortaya çıkar.
Giderek artan oranda çalışma hayatında psikolojik taciz ile karşılaşılmaktadır. Toplumda çeşitli nedenler ile meydana gelen sosyal iletişimdeki deformasyon psikolojik taciz fiilinin ika edilmesini olağan hale getirmiştir. Etik ve dostane olmayan bu tür davranışlar düşmanca, kin nefret ile dolu bir ruh hali ile yıkıcı nitelikteki davranışlar olarak kaba ve son derece kırıcıdır.
Genelde çalışma hayatında veya bir grup içinde veya aile içinde, akrabalar arasında bir grubun veya bir kişinin diğer kişiyi sistematik olarak fiilleri ile rahatsız etmesi sıkıntı vermesi mobbing olarak tanımlanmaktadır. Bu tür fiiller daha ziyade zavallı ve korumasız olanlara karşı yapılan davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tür davranışlar psikolojik taciz ve psikolojik terördür.
Özellikle bir işletmelerde işçinin veya bir grup işçinin işten kendilerinin ayrılması istendiğinde işveren veya vekili, veya anılan fiili ika etmesi için görevlendirilmiş işverene biat kültürü içinde olanlar tarafından ika edilen davranışlardır. Çalışanlara, duygusal nitelikte kötü davranılması, gözünün korkutulması, gururunun incitilmesi, yanlışının utandırılarak açığa vurulması veya işçinin yalnız bırakılması, gruba alınmaması, toplantılara davet edilmemesi, yemekhane veya yemek zamanında yanına oturulmaması, kalbinin her vesile ile kırılması, üzülmeye vesile olacak fiillerde bulunulması, alay edilmesi gibi fiiller olarak mobbing özetlenebilir.
Psikolojik taciz kavramı son on yıllarda daha da artmış bir şekilde ortaya çıkmış olsa da bu kavram ile anlatılmak istenen olay yeni değildir. Bu fiiller toplumsallaşmadan itibaren var olan fiillerdir. Bu nedenle yeni bir davranış biçimi değildir. Ancak, yakın zamana kadar psikolojik tacizin farkındalığına varılmamış olarak, bireylerin maruz kaldıkları eylemi ifade etmeye yarayan bir kavram yoktu. Ancak bugün bireyler özellikle çalışan kesimdeki insanlar psikolojik taciz olgusu hakkında bilinçlenmişlerdir.
Psikolojik tacizin amacı olaydan olaya değişmektedir. Eğer psikolojik taciz işveren veya vekili tarafından ika edilmekte ise bunun iş sözleşmesinin sona erdirilmesi için yapıldığı ve işçinin istifa etmesi istendiği için olduğu sonucuna varılabilir. Eğer fiil işyerinde çalışan diğer işçiler tarafından şuurlu veya şuursuzca ika edilmekte ise bu fiiller mağdur olan işçinin işini yaparken acı çekmesine ve işinde başarısının azalmasına ve kalite düşüklüğüne neden olacaktır ki amaç mağduru rahatsız etmek ve üzmek olabileceği gibi, farklı sebepleri de olabilir.
Çoğu zaman eğlence amacı ile zayıf kişilikli olan veya kırılgan bir kimseye karşı aşırı yüklenmek ona karşı olumsuz tavırlar sergilemek sureti psikolojik taciz uygulanabilmektedir. Veya aşağılık duygusu olan bir kişi diğerleri üzerinde aşağılayıcı veya alay edici veya küçük düşürücü fiil ve sözlerde bulunabilir. Aslında bu filleri ika edenlerin çoğunda eziklik olduğu veya iş hayatı konusunda yetersiz olduğu veya çalıştığı ortamda bulunanlar ile eş değerde olmadığı için de bu eksiğini örtmek için alaycı tavırlarda bulunarak etrafını taciz edebilmektedir. Bu nedenle her durumu farklı değerlendirmek gerekir. Birçok halde işverenler işçiyi ezmek korkutmak ve küçük düşürmeyi işin yapılması için çok kısa bir süre vererek randıman düşüklüğü sebebi yaratmayı kendilerinde hak olarak görebilmektedirler. Tüm bu nitelikteki fiiller etik olmadığı gibi iş ahlakına da aykırı bulunmaktadır. En önemlisi gerçek nedeni gizleyerek farklı davranışta bulunmak yanlıştır. Özellikle iş ilişkilerinde çalışması istenmeyen işçiye karşı psikolojik taciz uygulayarak işten ayrılmasına neden olmak gibi davranışlar aslında işletme için yararlı davranışlar değildir.
Psikolojik tacize uğrayan kişinin gerek işinde ve gerekse sosyal hayatında birçok olumsuzlukların meydana geldiği bir gerçektir. Burada belirtmek gerekir ki, özellikle iş hayatında çok sık rastlanan psikolojik taciz fiilinin etkileri ve sonuçları son derece tehlikelidir. Toplum içindeki saldırı ve yıldırma fiilinin kişilerde psikomatik hastalık meydana getirdiği ve tıbbı araştırmalara konu olduğu bilinen bir gerçektir. Bu kabil fiillere muhatap olan işçilerin işlerini kaybetmeleri psikolojik olarak rahatsızlanmalarına ve ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır. Kişinin kendine güveni yok olmakta, tüm hayatı boyunca başarısız olması gibi bir sonuç doğurabilmekte, korku içine düşebilmekte, etrafından utanma gibi veya stresli, sinirli, öfkeli hisler içine girebilmekte ve birçok sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır.
Türk Borçlar Kanununda işçinin kişiliğinin korunması ile ilgili olarak 417. maddesinde, işverenin hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun olarak düzeni sağlamak yükümlülüğü olduğu hükme bağlanmıştır. Özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri alması gerektiği belirtilmiştir. Bu tür fiiller sonucu zarar meydana gelmesi halinde tazminat hükümleri uygulanacaktır. Böylece, Türk Hukuk sisteminde önemli bir aşama kaydedilmiştir.
Psikolojik tacize benzer nitelikte ve suç teşkil eden bir fiil daha söz konusudur. Buna BULLYING( zorbalık ) denmekte olup, bu nedenle daha acil olarak yasal düzenlemeler gereklidir. Bullying kavramı ile batıda ifade edilen fiil, kasten bir kimsenin diğerlerine sözle ve fiziki olarak taciz ve ani saldırıda bulunmasıdır. Kurnazca ve fark edilmesi güç baskı metotları uygulandığı ve suç teşkil eden fiillerin ika edilmesi ile bullying oluşmaktadır. Bu kavram aynı zamanda uluslararası politikada kullanılan bir kavram olarak ulusalcılık, şovenizm duygularının hâkim olduğu ve diğer uluslar üzerinde bir devletin politik gücünü kullanarak yaptırımlar uygulaması ve güç duruma sokması, ulusal çıkarlarını tehlikeye sokması gibi davranışları ifade etmek için de kullanılmaktadır. Ayrıca kavgacı niteliğini göstermek ve bir devletin diğer bir ulusa savaş tehdidinde bulunması gibi fiil ve davranışları ve politikayı açıklamak için de bullying kavramı kullanılmaktadır.
Gerek bullying ve gerekse mobbing bir çok benzer özellikleri olan fiillerdir. Bullying daha ziyade birden çok kişinin birlikte hedef aldıkları kişiye yönelik sözlü ve fiziksel saldırıyı da kapsayan eylemler olarak ortaya çıkmaktadır. Kötülük yapmak arzusu, gözdağı vermek, korkutmak ve sabotaj uygulamasına kadar varan eylemler bullying olarak açıklanmaktadır. Her ikisinin de yaygın olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bullying işyerlerinde gerçekleşebildiği gibi yaygın olarak okullarda, askeriyede, uluslararası politikada gerçekleşen eylemler olarak belirginleşmiştir. Belirtmek gerekirse planlı bir biçimde örgütsel boyutta gelişebilecek bullying fiillerine peşinen önlem alınmadığı takdirde, toplumlarda hayatın felç olmasına varan tehlikeler oluşabilmektedir. Gerekli kararlı ve yararlı adım olarak, olumsuz ekonomik etkilerin de bertaraf edildiği çağdaş eğitimin yaygınlaştırıldığı ve ötekileştirilmenin önlenebildiği ve zorbalığa ödün vermeyecek hükümlerin yasalarda yer alması gereklidir.
Türk toplumu kabuk değiştirerek uğradığı birçok mağduriyeti saklamak yerine açıklayabilmek ve mücadele edebilmek becerisine yavaş yavaş gelebilmektedir. Bu nedenle insan haysiyet ve onuruna yaraşmayan fiil ve davranışlara muhatap olunmaması gerektiğini bireylerin özümsemesi ile toplumdaki birçok travmanın hal edilmesi ve daha sağlıklı bir toplumun gerçekleşmesi mümkün olabilecektir. Uygarlık çıtasının yakalanması ve birçok konuda daha açık ve net kurallara yer verilmesi gerekli olmakla beraber bu konuların hallinin kısa vadede olabileceğini beklemek zor gibi görülmektedir. Ancak yukarıda açıklamaya çalıştığımız davranışlar ile karşı karşıya kalanların en azından kendilerinden kaynaklanan nedenler ile değil başka nedenlerden dolayı bu kabil fiil ve davranışlara muhatap olduklarını bilerek sağlıkları konusunda dikkatli olmaları ve mücadele etmelerini tavsiye ederek sevgi ile kalın diyorum.
Prof. Dr. Berin Ergin